Bezgin bir polis, ölümcül biçimde kontrolden çıkan bir uyuşturucu operasyonundan sonra, yolsuzluğa batmış şehrin yeraltı dünyasında bir siyasetçinin oğlunu kurtarmak için savaşır.
Tükenmiş bir DJ, rakibiyle bağlantılı tuhaf bir suç çetesini yakalamak için polis tarafından görevlendirilince bomba gibi bir parçayla tekrar zirveye çıkma şansı yakalar.
Yumuşak huylu, içe dönük bir adam olan Nate / Nathan Caine, kendisini fiziksel acıya karşı dayanıklı kılan nadir bir genetik bozuklukla dünyaya gelmiştir. Yeni sevgilisi, hayallerindeki kız, bir banka soygunu sırasında rehin alınınca Nathan Caine’in hastalığı onu kurtaracak süper gücü haline gelir.
Eski polis Ben Carson, bir süpermarkette gece bekçiliği yapmaya başlar. Bir zamanlar yangın geçirmiş mağazada devriye gezen Ben, duvarlardaki aynalarda bir gariplik sezer. Aynalar üzerinde korkunç görüntüler oluşmaktadır. Aniden ortalıktan kaybolan bir görevlinin izlerini sürmeye başlayan Carson, şeytani bir gücün ailesini tehdit etmek üzere aynaları bir yol olarak kullandığını fark eder.
Yaz tatilini Romanya’da Tuna kıyısındaki sakin köyünde, ailesinin yanında geçiren on yedi yaşındaki Adi, bir gece sokakta acımasızca saldırıya uğrar; daha gün doğmadan, dünyası alt üst olmuştur bile. Ailesinin ona bakışı değiştiği gibi köyün sözde huzuru da çatırdamaya başlar. Ödüllü oyuncu ve yönetmen Emanuel Pârvu, üçüncü uzun metrajlı filmini homofobik bir saldırının genç kurbanı üzerine kuruyor ve ailesiyle köy halkının buz gibi gerçekliği, önyargıları ve yolsuzluk karşısında genç Adi’nin gitgide derinleşen hayal kırıklığını ve sessiz çığlıklarını perdeye yansıtıyor. Pek zorlu ve kışkırtıcı bakış açısıyla öne çıkan film, Romanya’nın Oscar adayı oldu.
Gerçek bir olaydan ilham alan Son Bir Nefes (Last Breath), izleyicileri okyanusun karanlık ve amansız derinliklerinde soluksuz bırakacak bir hayatta kalma mücadelesine davet ediyor. Deneyimli derin deniz dalgıçlarının, dalgaların ve zamanın acımasız baskısı altında verdikleri mücadeleyi konu alan bu sürükleyici yapım, insan iradesinin sınırlarını zorlayan çok farklı bir hikâyeyi gözler önüne seriyor. Alex Parkinson’un yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryosu Mitchell LaFortune, Alex Parkinson ve David Brooks’a ait. 2019 yılında yine Alex Parkinson’un çektiği belgeselin sinema uyarlaması olan yapım, izleyiciye daha derin bir anlatım sunuyor.
Avcı Kraven, Marvel'ın en ikonik kötü adamlarından birinin nasıl ve neden ortaya çıktığına dair farklı bir hikâye. Örümcek-Adam ile olan nam salmış kan davasından önce geçen filmin başrolünde Aaron Taylor-Johnson yer alıyor.
Birçok görevde ve imkansız şartlar altında, Dom Toretto ve ailesi yolundaki her düşmanı kurnazlıkla, cesaretle ve sürüş becerileriyle alt ettiler. Şimdiyse, geçmişin gölgelerinden çıkan kan intikamıyla güçlenmiş ve Dom'un sevdiği her şeyi ve herkesi sonsuza dek yok etmeye kararlı dehşet verici bir tehditle karşı karşıyalar - hayatlarının en ölümcül düşmanıyla.
The Brutalist filmi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra "Amerikan rüyasını" yaşamak için ABD’ye göç eden Macaristan doğumlu, Bauhaus eğitimli Holokost kurtulanı mimar Laszlo’nun yolculuğunu ve hayat hikâyesini anlatıyor. Başlangıçta yoksulluk içinde çalışmaya zorlanan Laszlo, kısa süre sonra hayatının seyrini 30 yıl boyunca değiştirecek bir kontrata imza atar. Yenilikçi kamera oyunları, dramatik yapısı, alışılmadık açı ve kadrajları, kurgusu ve sıradışı ses tasarımı, parlak oyuncu kadrosuyla hem şaşırtıcı hem de unutulmaz.